
Sonsuz Dokunuş için ne desem bilemiyorum... Açıkçası bir solukta okudum ve konusuna bayıldım! Remy'nin ve Asher'ın hikayesi kesinlikle çok güzeldi.
Remy dokunarak insanları iyileştirebiliyor ama iyileştirirken karşısındakinin yaralarını kendi vücuduna alıyor ve acı çekiyor. Annesi ile garip bir ilişkisi var, üvey babası ise hem annesini hem de Remy'i eşek sudan gelinceye kadar dövmeyi seviyor. Bu yüzden kendilerini bol bol hastanede buluyorlar diyebiliriz. Ama annesi inatla kocasını koruduğundan Remy sadece siniriyle kalıyor hepsinde. Tabi bir de her defasında annesini iyileştirdiğinden bitkinlikle.
En son hastaneye düşüşünde öz babası apar topar geliyor ve onu götüreceğini söylüyor. Annesini yalnız bırakırsa öleceğinden korkan Remy yine de onun bu kararına karşı çıkmıyor ve karısı ve kızıyla yaşadığı eve gidiyor. En başta rahatsız edeceğini düşünse de çok geçmeden garip bir huzur bulmaya başlıyor. Hem üvey annesi ve kız kardeşi bunda etkili hem de sahilde tanıştığı ilginç çocuk Asher.
Kendi yeteneklerinin farkında olsa da geçmişini bilmeyen Remy annesinin bıraktığı mesaj ile her şeyi daha iyi anlamaya başlıyor ve Asher'ın da aslında en büyük düşmanı olduğunu görüyor. Şifacılar ve Koruyucular arasında yıllardır süregelen savaş ikisini de karşı taraflarda bırakıyor ama bu tabi ki onlara engel olamıyor.
Üvey babanın geri dönmesi, Remy'nin geçmişi hakkında daha da çarpıcı şeyler öğrenmesi ve bol kanlı final sahnesiyle kendisindeki tüm farklılıkların nedenini bulmasıyla kitap sona eriyor. Güzel bir macera okuyorsunuz ama yazardaki Alacakaranlık etkilenmesinin de farkına varmamanız mümkün değil. Tabi bence kitabı sevmemeniz de mümkün değil. Siz en iyisi alın okuyun.